Enflasyonun geçici olduğuna inananların para politikasında ihtiyatlılık ve aşamalı yaklaşım çağrılarına rağmen, Powell’ın faiz oranlarının varış noktasının kestirilememesine dair görüşleri gözleri birinci kademe verilere doğrudan çevirdi. Ve tabii bu konuda faiz oranlarının direkt etkilediği bir ekonomi ayağı olan istihdam piyasası önemli, ki bu sac ayağı bireylerin gelir, maaş etkileri, beklentileri ve talep/maliyet yansımaları itibariyle Fed’in direkt etki/tepki alacağı bir yerde. İşgücü piyasası sıkıysa ekonomi büyüyor, dolayısıyla faiz artırmanın hasar etkisini pek görmüyoruz (en azından şimdilik). Artı insanlar iş buluyorsa gelir de elde ediyorlar, dolayısıyla talep ediyorlar, harcama yapıyorlar ve enflasyon yaratıyorlar. Bu da faiz artırmayı gerekli kılıyor. İşsizlik oranı şu anda %3,5’te, dolayısıyla artıyor diyebileceğimiz ve itidalli olma çağrısı yapılacak seviyeden uzakta. Argümanlar çeşitlendirilebilir gördüğümüz üzere. Konuya ne açıdan yaklaştığımıza bağlı.
FOMC Aralık ayında tekrar toplandığında faiz projeksiyonlarını ve dolayısıyla terminal oranı etkileyecek birtakım veriler alıyor olacağız. Ekim ayı istihdam raporu, muhtemelen istihdam yaratmada bir düşüş eğilimi ve işsizlik oranında küçük bir artış gösterecek. Bu, özellikle konut gibi faiz oranına duyarlı sektörlerde işgücü piyasasında bir miktar soğumaya işaret edecektir. Tarım dışı istihdamda önceki 263 binden aşağı seviyede 200 bin aylık artış bekleniyor. İşsizlik oranının önceki %3,5 seviyesinden, katılım oranında öngörülen artış itibariyle %3,6’ya artması da öngörülmekte. İşgücüne katılım oranı ise güncel düzlemde %62,3 seviyesinde. İşverenler, sıkı bir işgücü piyasasında mevcut işçilerden daha fazlasını çıkaramadığı için haftalık ortalama çalışma saati 34,5’te kalacak şekilde öngörülüyor. Ian Kasırgası’nın rapor üzerinde – veri toplama zamanlamasına dayalı olarak – muhtemelen fark edilebilir bir etkisi olmayacak.
Hizmet sektörü işlerinde mallardan daha geniş kazanımlar gösteren yayılım endeksi, zayıflayan talep ve değişen tüketici alışveriş alışkanlıkları arasında zayıflığı dengelemeye yardımcı oluyor. Amazon, bu tatil alışveriş sezonunun şimdiye kadarki en yavaş olacağını tahmin ediyor. İşletme yatırımlarında da artan ekonomik gerileme endişeleri etkili, bu da ilerleyen dönemde soğuyan bir işgücü talebine işaret edecektir. Özellikle teknoloji şirketlerindeki değişim bu konuda dikkat çekici. Bilançoların zayıflaması işgücü beklentilerini de aşağı çekecek ve soğuyan işgücü piyasası öngörülerini besleyecektir.
Saatlik kazançların yıldan yıla yavaşlamaya devam etmesi, yüksek enflasyon ortamında hane halkı üzerinde artan bir baskı olduğunu gösteriyor. Ücretlerde Eylül ayına göre aylık bazda %0,3’lük bir artış ve önceki %5’ten %4,7’ye düşen yıllık bir oran tahmin ediliyor. Yaşam maliyetleri arttığı için gerek ücretlerdeki artış, gerekse de yıl ortası ara zamlar, prim, çek, ikramiye gibi ödemeler bu alandaki yüksekliği açıklamakta. Tabii bu farklar bölgeden bölgeye, şirketten şirkete ve iş pozisyonundan iş pozisyonuna değişkenlik gösterdiğinden ara etkileri elemine eden daha analitik göstergelere bakılıyor ve istihdam maliyet endeksi, TDİ ücretler bileşenine göre Fed’in daha çok referans aldığı gösterge.
Fed açısından bakacak olursak; 75 bps’lik faiz artışı ve Aralık ayı itibariyle 50 bps’lik artırımlara düşülmesi önemli bir aşama. İstihdamda ivme kaybı ise ekonomide durgunluk göstergesi değil, ancak işsizlik istihdam azalışı kaynaklı olarak artışa geçerse bu Fed’in baktığı bir değişim olacaktır. İstihdam maliyeti endeksindeki en son hafif ılımlılık ile birleştiğinde, soğuyan bir işgücü piyasası, FOMC’nin Aralık toplantısı için oran artış hızında bir vites küçültme konusundaki iletişim sorununu hafifletmeye yardımcı olacaktır. Fed’in ilk seçeneği %4,5-5 faiz bandı, ancak dinamik yaklaşım biraz öngörüleri değiştirebilir. Muhtemelen beklenenden sıcak bir veri alınırsa, piyasa bozucu etkisi okunacaktır.
Kaynak Enver Erkan / Tera Yatırım