MEHMET BAYER – 18/04/2023 – HİBYA – Çanakkale Savaşları, yüzlerce kahramanın hikayesine tanıklık etti. Bunlardan biri de 30. Piyade Alayı'nda görev yapan, bombanın elinde patlaması sonucu şehit olan Mülazım-ı Sani-Teğmen Mustafa Efendi'ydi.
Ali Şadi Bey'in oğlu olarak 1896 yılında Girit'te doğan Mustafa Efendi 20 Ekim 1913 yılında Harbiye/Harp Okulu'na girdi. 1. Dünya Savaşı çıktığı için ordunun subay ihtiyacını karşılamak üzere Harp Okulu'nun 2. sınıfındakilerin zabit vekili olarak orduya alınması nedeniyle Mustafa Efendi de 8 Ocak 1915'te zabit vekili olarak 30. Alay 3. Tabur 10. Bölüğe tayin edildi. Şehadetinden kısa bir süre önce 29 Ağustos 1915 tarihli ''İrade-i Seniyye'' ile 2 Ağustos 1915 tarihinden geçerli olmak üzere Mülazım-ı Sani/Teğmenliğe terfi ettirildi.
Güney cephesindeki çarpışmaların ardından Sina'dan İstanbul'a gelen ve Kırklareli ile Edirne arasında ordugah kuran 10. Tümen, Çanakkale cephesine gönderildi. Mustafa Efendi'de 30. Alay 3. Taburu 10. Bölük emrinde Çanakkale'ye geldi. İlk anda taburu alay ihtiyatı olduğu için Mustafa Efendi, Soğanlıdere bölgesinde ihtiyatta kaldı. Kısa süre sonra ise Seddülbahir'de Zığındere-Kanlıdere hattındaki yoğun çarpışmalarda yer aldı.
Ağustos ayı başlarından itibaren Gelibolu Yarımadası'nda, hem hem Anafartalar Grubu Komutanlığı (Anafartalar), hem Kuzey Grubu Komutanlığı (Arıburnu), hem de Güney Grubu Komutanlığı (Seddülbahir) bölgelerinde piyade ateşi, süngü hücumu ve top ateşi dışında iki yeni savaş yöntemi daha kullanılmaya başlandı. Bunlar lağım ve bomba muharebeleri oldu.
Bombacı subay
Anadolu Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burhan Sayılır, HİBYA'ya yaptığı açıklamada, Mustafa Efendi'nin Zığındere-Kanlıdere hattında İngilizlerle yapılan çarpışmalar sırasında bombacı erleriyle birlikte bombacı subay olarak görev yaptığına işaret etti.
İki taraf siperlerinin yakın olmasının, bu yakınlıktan dolayı topçu ateşinin yapılamamasının, süngü hücumlarının çok fazla kayıplara neden olmasının, piyade ateşinin de istenilen sonuca hizmet etmemesi ve genel olarak da cephede askerler arasında savaş yorgunluğunun belirmesi gibi nedenlerin komuta kadrosundakileri lağım ve bomba muharebelerini yapmaya sevk ettiğini dile getiren Sayılır, ''Bu amaçla lağımcı, bombacı subay ve erlerden oluşan, lağımcılar ve bombacılar oluşturulmuştur. Lağım muharebelerinin en önemli örnekleri daha çok Arıburnu bölgesinde görülmüştür. Bomba muharebeleri ise Zığındere, Kanlıdere ve Kerevizdere bölgelerinde sıklıkla başvurulan bir yöntemdi. Aynı şekilde cephenin diğer bölgelerinde de bu muharebe tatbik edilmiştir.'' dedi.
Sayılır, 3 Eylül 1915 tarihinde İngiliz siperlerinden Türk siperlerine yönelik yoğun bomba atışına karşılık vermek üzere bombacı subayı Mustafa Efendi ve emrindeki bomba erleriyle İngiliz mevzilerine bomba atma faaliyeti yapıldığını ifade ederek, şöyle konuştu:
''Bombacı subay ve erler, düşman siperlerine yaklaşılabilen mesafe kadar gelip, elle düşman siperlerine bomba atmışlardır. Karşılıklı olarak yapılan yoğun bomba muharebesi sırasında yeni bir bombayı atmaya hazırlanan Mülazım-ı Sani/Teğmen Mustafa Efendi, bombanın elinde patlaması sonucunda ağır yaralanmıştır. Götürüldüğü Şahinderesi'ndeki sargı yerinde 18 Eylül 1915 tarihinde 19 yaşındayken şehit olmuştur. Genç, cesur ve kahraman subay Mustafa Efendi'nin şehit olduğu haberi 30. Piyade Alayı subayları ve erleri arasında derin üzüntüye neden olmuştur. Mustafa Efendi'nin adının yaşatılması amacıyla şehit olduğu tepeye 'Mustafa Efendi Tepesi' adı verilmiştir. Mezarı da Şahindere Sargı Yeri Şehitliği'nde korumaya alınmış ve Osmanlı Türkçesi ile 'Tarih-i şehadeti 5 Eylül 331 (1331), vatanın şanlı ve genç şehidi, vazifesinin şerefli ve aziz kurbanı 30. Alay (3. Tabur) 10. Bölük Mülazım-ı Sanisi, Ali Şadi Efendi Mahdumu Mustafa Efendi, Girit, ruhuna Fatiha' ifadeleri yer almaktadır.''
Prof. Dr. Burhan Sayılır, Harbiye Nazırı Enver Paşa'nın Mustafa Efendi'nin şehadetiyle ilgili olarak babası Ali Şadi Bey'e bir mektup da gönderdiğini sözlerine ekledi.
Hibya Haber Ajansı