Davutoğlu, paylaştığı videoda şu ifadelere yer verdi:
“Kemal Bey’in dünkü o samimi videosunu izlediğimde gözümün önüne birden medeniyetlerin, kültürlerin harmanlandığı Anadolu tarihi geldi. Ben de Toroslar’ın zirvesinde bir Sünni Yörük Türkmen ovasında doğdum. Horasan’ı Anadolu’ya taşıyan bir ova. Babaannem öyle derdi: ‘Horosan’dır bizim ilimiz İsfihan’dan geçti yolumuz, kalktık göçtük bu diyarlara.’ Köyümüzün adı bugün Taşkent ilçe ama aslı Pirlerkondu’du. Pir’di köyün adı. Karşı cephedeki kayanın adı Kıble Kayası, parkının adı Mihrap, parkın sırtını verdiği tepenin adı Erenler Tepesi’ydi.
Selçuklu Devleti’nin ve Anadolu’daki Horasan izlerinin yaşadığı bir ortamda doğdum. Cumhuriyetimizin verdiği imkanlarla ben de nice makamlara geldim. Milletimize borçluyuz. Kemal Bey Alevi olarak samimi bir şekilde hislerini ifade ederken ben de bir Sünni olarak ifade edeyim. 13. Yüzyıl Anadolu’su Sünnilerin ve Alevilerin aynı pirlerinin saygı duyduğu bir Anadolu’ydu. Sünniler ve Aleviler için Pir-i Türkistan Hoca Ahmet Yesevi'ydi. Benim adımı aldığım Hoca Ahmet Yesevi. Hazreti Mevlana ve Hacı Bektaş-ı Veli, Sünnilerin ve Alevilerin ortak erenleriydi. Kim böldü bizi, kim ayırdı? Ve nasıl tekrar bu nehirleri birleştireceğiz, bir umman olacağız Anadolu’da? Evet ben bir Sünni’yim ama Alevi vatandaşlarımızın hakkını korumak, savunmak öncelikle benim görevim.
Bir başbakan olarak Hacı Bektaş-ı Veli’de Alevilik üzerine konuştuğumda Alevi vatandaşlarımızın gösterdiği teveccühü hala hatırlarım. Yine ilk kez bir başbakan olarak Erzincan’da bir cemevine girip bizzaz niyaz duası yaptığımda yine o hissi yaşamıştım. Biz aynı engin nehrin kollarıyız. Bir ummana yönelen kolları, ortak geçmişten geleceğe yönelen kolları. Hacı Bektaş-ı Veli benim de pirimdir. Hz. Mevlana gibi.
Alevi dedelerimiz bana 'Can Ahmet' der. Çünkü bilirler ki ben hiçbir zaman fark gözetmedim. Ama bir Sünni olarak Kemal Bey'i çok iyi anlıyorum. Çünkü ben de bir Sünni olarak bu topraklarda bazen dışlandığımı hissettim. 28 Şubat'ta eşim ve kızlarım başörtüsü dolayısıyla Sünni olarak dışlandı.
Kemal Bey'e hak veriyorum, mesele Sünnilik, Alevilik meselesi değil. Mesele karşılıklı kimliklere saygı duyulan bir ortak kültür meselesi. 100 yıl içinde hepimiz acı çektik. Bu acılara son vermenin vakti geldi. Ben bir Türk’üm ama Kürt vatandaşlarımın hakkını korumak benim görevim.
Bizler birbirimizin hakkını koruduğumuzda, savunduğumuzda bu ülke barış ülkesi olacak. Ama kimliklerle bölündüğümüzde ama birbirimize öteki diye baktığımızda hiçbirimiz huzur bulmayacağız.
Kemal Bey’in o samimi mesajına cevap maiyetinde söylüyorum. Sünniler ve Aleviler, Türkiye’nin geleceğini inşa ederken ‘Siz kimsiniz’ diye sormayacağız. ‘Biz biriz. Biz ortak bir tarihe sahibiz. Biz aynı pirlerin çocuklarıyız.’ diyeceğiz.
Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına Sünniler ve Aleviler, Türkler ve Kürtler omuz omuza girecek. Bu ülkenin eşit ve onurlu vatandaşları olarak.
Kemal Bey'e selam ediyorum. Mesajınız alınmıştır ve eminim ki bizim mesajımız da bütün toplum tarafından alınacaktır.”
Hibya Haber Ajansı